Çetin Emeç Kadıköy’de anıldı
Uğradığı silahlı hücum sonucu öldürülen Gazeteci-Yazar Çetin Emeç Kadıköy’de anıldı
Suadiye’deki meskeninin önünde 7 Mart 1990 tarihinde uğradığı silahlı akında öldürülen gazeteci-yazar Çetin Emeç, vefatının 35. yılında Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi’nde (CKM) anıldı. Anma programına Emeç’in eşi Bilge Emeç, çocukları Mehveş Emeç ile Mehmet Emeç, gelini Lale Menger Emeç, damadı Özalp Birol, torunu Selin Birol, duayen gazeteci Uğur Dündar, Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı ile Üsküdar Belediye Lideri Sinem Dedetaş da katıldı.
KADIKÖY’DE UNUTULMAYACAKLAR
Kadıköy Belediye Başkanı Mesut Kösedağı, “1990’lardaki faili meçhulleri biliyorsunuz hepiniz, birçoğunuz gördünüz yaşadınız. Bizler biraz okuduk o devirleri fakat çok karanlık devirlerdi. O periyot gazeteciler doğal ki maalesef bu yolla susturulmaya çalışıldı. Bu devirde yeniden gazeteciler susturulmaya çalışılıyor formül biraz daha değiştirilmiş olsa da. Hala demokrasinin en temel unsurlarından olan haber alma, konuşma, tartışma, farklı bir formda düşünme özgürlüğü ülkemizde sağlanmış değil.” dedi. Kösedağı, Kadıköy’de bir kanıyı taşıyan, toplumun haber alma özgürlüğünü savunan, demokrasiye inanan ve laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni savunanların unutturulmayacağını söyledi.
DURUŞ VE MERHAMET DUYGUSU BIRAKTI
Oğlu Mehmet Emeç, “Babamın yokluğu bana en çok onun varlığını öğretti. Bana öğütler listesi yahut hayat hakkında bir el kitabı bırakmadı ancak bana bir duruş bıraktı. En değerlisi de merhamet duygusu bıraktı. Zira babam şaşmayan iç pusulası sayesinde zorluklar karşısında bile dürüst kalabilen, insanları yanlışsız yönlendirebilen, şık, yardımsever ve empati kurabilen bir başkandı. Hayatını Atatürk unsurları doğrultusunda yaşar, çalıştığı kurumları da ailesini de bu prensiplerle yönetirdi.” biçiminde konuştu.
“BENİ NASIL SEVERDİ?”
Daha evvel dedesi hakkında konuşmalar yaptığında her şeye biraz daha tozpembe baktığını kaydeden Selin Birol, “Büyüdükçe, bu olayın derinliğini ülkemiz ve ailemizin ne kadar değerli bir insan ve ne kadar kıymetli bir kalem kaybettiğini anladım. Hiç görmediğim birinin yokluğunu bu kadar hissetmek ‘acaba bana neler katardı, beni nasıl severdi, onu nasıl örnek alırdım’. Bunu düşünmek beni her ne kadar üzse de inanın onu hala anan, yaşatan her fırsatta bana onunla anılarını anlatan, ruhunu yaşatan insanları gördükçe hüznüm, gurura, umuda dönüşüyor” diye konuştu.
“BİRLİKTE ÇOK HOŞ ŞEYLER YAPACAĞIZ UĞUR”
Gazeteci muharrir Uğur Dündar, 1986 yılında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi hakkında yaptığı bir haberin sansüre uğramasından ötürü TRT’den istifa ettiğini ve Çetin Emeç’in genel yayın yönetmeni olduğu, Hürriyet Gazetesi’nden teklif geldiğini söyledi. Görüşmede Erol Simavi’nin de bulunduğunu lisana getiren Dündar, “Aramızda çok kısa bir konuşma oldu, hiç para konusu geçmedi. Ben ‘acaba TRT’de makaslanan haberlerimi burada yapabilecek miyim’ dedim, Çetin Bey güldü. ‘Birlikte çok hoş şeyler yapacağız Uğur’ dedi. Gerçekten öylesine cüret timsali bir insandı ki.” halinde konuştu. Dündar, “Çetin Bey, benim ‘acaba yayınlanır mı?’ dediğim haberleri daima manşete taşıdı. Yayınladığı üzere okurun derhal gözüne çarpan büyüklükte ve kamuoyu oluşturacak biçimde yayınlamaya başladı.” diye konuştu.
Çetin Emeç’in dünyaca ünlü piyano sanatkarı kızı Mehveş Emeç ise annesinin babası için kaleme aldığı mektubu okuduktan sonra, piyano resitalini gerçekleştirdi.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
